Hastalık genellikle 50 yaşından büyük erkeklerde görülmektedir. Yaşla birlikte şikayetlerde artma gözlenmektedir. Türkiye’de yapılan bir çalışmada bu oran yaklaşık olarak %24 olarak bildirilmiştir. Uluslararası çalışmalarda %24-35 arası olarak gösterilmiştir. Prostatın büyümesi ve gelişimi erkeklik hormonlarının etkisi altındadır. Ergenlik döneminden önce erkeklik hormonu salgılaması duran hastalarda prostat büyümesi olmamaktadır. İlerleyen yaşlarda erkeklik hormonu konsantrasyonu azalmasına rağmen, BPH sıklığı artmaktadır. Bu yaşlarda yüksek östrodiol/testosteron seviyelerinin de prostat büyümesine neden olabileceği bildirilmektedir. Hastalığın nasıl oluştuğu net olarak bilinmese de ilerleyen yaşın ve erkeklik hormonu maruziyetinin ana etkenler olduğu düşünülmektedir.
Hastalık prostat büyümesinin idrar yolunu kapatmasına bağlı olarak idrar yapma ile ilgili şikayetlerle başlar.
İlerleyen yaş, erkeklik hormonu, genetik gibi değiştirilemeyen nedenler ile birlikte bazı çevresel ve diyet faktörlerinin de prostat büyümesinde etken olabileceği gösterilmiştir.
Prostat büyümesi için gerekli tedavi almayan hastalarda hastalığın ilerlemesine bağlı olarak ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Prostat büyümesi ilerledikçe idrar akımında kademeli olarak azalma görülürken, idrar torbasının tam olarak boşalmamasına bağlı olarak mesanede kalan idrar miktarı artar bunun sonucu olarak idrar torbasının ve idrar yollarının yapısında bir takım değişikler olur. İlerleyen dönemlerde ani idrar kesilmesine ve sonda takılmasına gerek duyulabilir. Uzun dönem tedavisiz kalan hastalarda;
İdrar torbasında taş oluşumu
İdrar torbasının yapısının bozulması ve içinde cep oluşması(divertikül).
Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları
Kronik böbrek yetersizliği oluşabilir.
Cerrahi tedavi sırasında doktor prostatın büyüyen kısmını çıkarır. Farklı cerrahi tedavi yöntemleri vardır. Hepsinin amacı şikayetleri gidermek, oluşabilecek olumsuz durumları engellemek ve idrar akışını düzeltmektir.
BPH tedavi temel olarak 3 kısma ayrılmaktadır.
1-İzlem:Hafif şikayetleri olan veya orta derece şikayetleri olup hayat kalitesinde bozulma olmayan hastalarda hayat tarzı değişikliği çoğu zaman yeterli olmaktadır. Sıvı alımının kısıtlanması, kafein ve alkol alımının azaltılması gibi önlemler şikayetlerin gerilmesine yardımcı olmaktadır. Fakat bu hasta grubunun periyodik olarak doktor kontrolünde olması gerekmektedir.
2-İlaç ile tedavi: Orta –ağır şikayetleri olan hastalarda ise ilk basamak tedavi seçeneğidir.
Medikal tedavide kullanılan ilaçlar: • alfa blokerler, • 5 alfa redüktaz inhibitörleri, • antikolinerjik ilaçlar • PDE 5 inhibitörleridir.
Bu ilaçlardan sadece 5 alfa redüktaz inhibitörleri prostat hacmini küçültürken diğer ilaçlar sadece şikayetlerin gerilemesini sağlamaktadır. Bu ilaçlar prostat 30- 40 gramdan büyükse daha etkin olup, ani idrar kesilme riskini ve cerrahi müdahale gereksinimini azaltır. Belirtileri düzeltmesi çok uzun zaman alacağı için, 1 yıldan uzun süren tedavilerde önerilir. 5 alfa redüktaz inhibitörleri bir yıl kullanım sonucunda prostat boyutunda %30 oranında küçülme sağlamaktadır.
Bu ilaçlar tek başlarına kullanılabilir veya bazı hastalarda kombinasyon tedavileri gündeme gelebilir.
3-Cerrahi Tedavi: • Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu, • İdrardan kan gelmesi, • Mesane taşı oluşması • Kronik böbrek yetersizliği gelişmesi • Tekrarlayan ani idrar kesilmesi olan hastalarda cerrahi tedavi önerilmelidir.
1-Kapalı yöntem olarak bilinen prostatın endoskopik cerrahisi
TUR-P: İyi huylu prostat büyümesinin tedavisinde altın standart yöntemdir. İdrar yolundan girilerek prostatın idrar yolunu kapatan kısımları elektrik enerjisi kullanılarak kesilmektedir. Prostat hacmi 80 gramın altında olan hastalarda tercih edilmektedir.
Minimal İnvaziv Tedaviler: Trans Uretral Mikro-dalga tedavileri(TUMT), iğne ablasyon tedavisi(TUNA), lazer tedavi sayılabilmektedir. Bu işlemler cerrahi açıdan yüksek riskli hastalarda, kan sulandırıcı ilaç kullananlarda narkoz ihtiyacı olmadığından avantajdır.
2-Prostatın açık ameliyatla çıkartılması : Açık Prostatektomi prostat büyümesi 80-100 cc üzerinde olan hastalarda yapılmaktadır.
3-Lazer tedavisi: • HoLEP, • Greenlight, • Diod lazer • Thulium lazer
Son yıllarda kullanımı artan bu yöntemlerin bazı avantajları da vardır. Bunlar: • Daha kısa süreli sondalı kalma • Hastanede daha kısa yatış süresi • Kan sulandırıcı kullanan ve kesilemeyen hastalarda uygulanabilmesi.
İyi huylu prostat büyümesi ve prostat kanseri farklı hastalıklardır. Bu iki hastalık birbirine dönüşmez fakat aynı hasta da hem iyi huylu prostat büyümesi hemde prostat kanseri bulunabilir. Bu nedenle iyi huylu prostat büyümesi olan hastalarda prostat kanseri taraması mutlaka yapılmalıdır. İyi huylu prostat büyümesi, prostatın transizyonel zon denilen idrar yollarının etrafındaki dokuların büyümesi sonucu oluşmaktadır. Prostat kanserlerinin ise % 20’si bu alandan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle iyi huylu prostat hastalığı olan bir hastada prostat kanseri eşlik edebilir. Hatta iyi huylu prostat büyümesi nedeniyle ameliyat olan hastalarda bile prostat kanseri gelişebilir.
Eğer yeterince uzun yaşarsa hemen tüm erkeklerde prostat kanseri gelişir. Yaş arttıkça prostat kanseri gelişme riski artar. Prostat kanserlerinin %85'i 65 yaşın üzerindeki erkeklerde saptanır. Ailesinde, özellikle birinci derece akrabalarında prostat kanseri olanların prostat kanserine yakalanma oranı olmayanlara göre daha fazladır. Gerçek anlamda kalıtsal prostat kanseri çok nadirdir ve genellikle 55 yaşın altındaki erkeklerde görülür. Birinci derece akrabaların birinde prostat kanseri olan hastalarda risk 2 kat artarken, 2 veya daha fazla birinci derece akraba da olması riski 5-11 kat artırmaktadır.
Ayrıca etnik köken ve çevresel faktörlerde prostat kanseri açısından risk oluşturmaktadır. Dünyada özellikle Amerika ve Kuzey Avrupa’da prostat kanseri daha sık görülürken, güney doğu Asya’da bu risk daha düşüktür. Bu çevresel faktörlerin, beslenme alışkanlığının prostat kanseri gelişiminde rol alabileceğini göstermektedir.
Prostat kanseri erken teşhis etmek için 40 yaşından sonra tarama yapılmalıdır. Prostat kanser taraması PSA takibi ve makattan yapılan prostat muayenesinden oluşmaktadır. PSA taraması 40 yaşından sonra bir kez bakılmalı ve 1 ng/ml altında olan hastalarda 8 yıl sonra yıllık olarak kontrol edilmelidir. PSA seviyesi 1 ng/ml üzerinde olan hastalarda ise yakın takibe alınmalıdır. PSA taramasının 75 yaşından sonra bakılması önerilmez. Prostatın parmakla makattan muayenesi ise yıllık olarak yapılmalıdır.
İyi huylu prostat büyümesi yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak görünse de bazı çevresel ve hayat tarzı faktörleri hastalığın klinik gidişatını etkilemektedir.
Özellikle obezite ile iyi huylu prostat büyümesi arasında ilişki olduğu son yıllarda gösterilmiştir. Yapılan çalışmalarda artmış vücut ağırlığı, vücut kitle indeksi ve göbek çevresi ile prostat hacmindeki artış koreledir. İyi huylu prostat büyümesi ve obezite ilişkisini araştıran epidemiyolojik bir çalışmada göbek çevresi artmış olanlarda BPH cerrahisi geçirme olasılığının göbek çevresi normal olanlara göre 2.5 kat artmış olduğu gösterilmiştir. Artmış total enerji alımı, total protein tüketimi, kırmızı et, yağ, tahıllar, ekmek, kümes hayvanları ve nişasta ile beslenme klinik BPH gelişimi ve prostat cerrahisi riskini artırırken sebzeler, meyveler, çoklu doymamış yağ asitleri, linoleik asit ve D vitamini BPH gelişimi riskini azaltmaktadır.
Aşırı derece alkol tüketimi BPH bağlı şikayetlerin şiddetlenmesine neden olurken, orta derece alkol tüketiminin ise iyi huylu prostat büyümesi için koruyucu özellik taşıdığı bilinmektedir.
Genel olarak obezite, şeker hastalığı kırmızı et ve yağlı diyet BPH oluşmasına neden olurken, egzersiz , orta derece alkol tüketimi ve bitkisel kaynaklı gıdalar BPH açısından koruyucu özellik taşımaktadır. Sigaranın BPH ile ilişkisi net olarak bilinmemektedir.