Genital bölgede HSV (Herpes simplex virüs) tarafından oluşturulan içi su dolu kesecikler ve yaralar şeklindeki lezyonlardır (Resim 1-4). HSV vücuda yerleştikten sonra hiçbir zaman yok olmaz ve ara ara tekrarlayan kronik bir enfeksiyona yol açar. Genital herpes dünyada sık görülen cinsel yol ile bulaşan hastalıklardandır ve genital yaranın en sık sebebidir.
HSV, derinin yüzeyel tabakasındaki sıyrıklardan geçerek bu tabakalara yerleşen ve hiç çıkmamak üzere sinir dokusunda gizlenen içi su dolu kesecikler ve yaralar şeklindeki lezyonlara yol açan bir virüstür. Herpes virüsünün genital sistemde enfeksiyon yapan HSV-1 ve HSV-2 olmak üzere 2 tipi bulunmaktadır. HSV-1 genellikle ağız bölgesinde, HSV-2 ise genellikle genital bölgedeki sinir dokusunda yerleşmiştir. Genital herpesin %85 sebebi HSV-2, %15 sebebi HSV-1’dir. Erkeklerde genital bölgede, anal bölgede, ağızda lezyonlara yol açabilir.
HSV ile tüm dünyada 500 milyon enfekte kişi bulunduğu kabul edilmektedir ve dünyadaki görülme sıklığı % 11 civarındadır. HSV bulaşmış bireylerin %90’nı bunun farkında değildir.
HSV en sık vajinal ve oral cinsel ilişki sırasında ayrıca anal ilişki ile yayılır. Cilt teması ile bulaştığından cinsel ilişki olmadan da sadece cinsel temas ile de bulaşma olabilir. Genital herpesin en bulaştırıcı olduğu dönem içi su dolu keseciklerin yaraya dönüştüğü dönemdir. HSV ile enfekte olmuş bir kişi lezyonları olmasa bile, ilaç tedavisi almış olsa bile başkalarına herpes virüsünü bulaşabilir.
HSV bulaştıktan sonra yaklaşık 4 gün sonra (1-26 gün) kaşıntı, yanma gibi belirtiler görülebilir. Daha sonra ağrılı içi su dolu kesecikler belirir (Resim 5) ve bunlar ağrılı yaralara dönüşür (Resim 6,7). 4-15 gün içinde kabuklanır ve iyileşir (Resim 8). Hastalarda ağrı, idrar yaparken yanma, şeffaf akıntı, kasıklarda ağrılı bezelerin oluşması gibi bölgesel belirtiler ve ateş, baş ağrısı, kırgınlık, kas ağrısı gibi tüm vücudu etkileyen belirtiler görülebilir. Bu belirtiler hastaların %10-20’inde görülür ve hastaların %80-90’ında belirtisiz veya hafif yerel belirtiler görülür. Erkekler kadınlarda göre daha hafif geçirirler ve daha çok penis gövdesi ve penis başında lezyonlar görülür.
Stres, travma, güneşte kalma, lokal enfeksiyonlar, bağışıklık sisteminin baskılanması gibi durumlar lezyonların tekrarlamasına yol açabilir. İlk ataktan sonra yaklaşık %70 oranında tekrar eder ve bu tekrarlar daha hafif seyirlidir.
Tanı muayene ile konabilir fakat şüphelenilen lezyonlarda, lezyondan alınan sürüntülerden kültür ile virüs izolasyonu ya da PCR ile herpes virüsünün DNA’sının tespiti veya kandan antikor bakılması yöntemleri kullanılabilir. Bu yöntemler ile hem herpes virüsünün tespiti hem de tipinin tayini yapılabilir. HSV’nin tipinin bilinmesi hastalığın bundan sonra nasıl ilerleyeceğinin bilinmesini sağlar. Çünkü etken HSV-1 ise virüsün etrafa saçılmasının daha az, belirti vermeden bulaşma oranının daha az ve tekrarlama riskinin daha düşük olacağı anlamına gelir.
Tedavide amaç virüslerin vücuttan atılması değil, virüslerin çoğalmasını kontrol etmek böylece virüsün yayılma süresini, lezyonun kabuklaşma süresini, iyileşme süresini, ağrı ve kaşıntı süresini azaltmaktır. Tedavide antiviral tabletler kullanılır ve kullanım süresi hastalığın klinik dönemine göre değişir. İlk klinik atağın tedavisinde 10 gün boyunca, tekrarlayan ataklarda 3-5 gün boyunca, yılda 6’dan fazla nüks varsa yaklaşık 1 yıl boyunca antiviral tedavi kullanılmalıdır.
1) Sünnet koruyucudur
2) Erkek kondomu kullanılmalı (Sadece kondomun takılı olduğu penis bölgesini korur)
3) Seks partneri sayısının azaltılması
4) Psikoterapi Desteği; Ömür boyu sürebilecek tekrarlar ile seyreden enfeksiyon tanısı almak şiddetli kaygıya sebep olabilir
5) Görünür lezyonlar varken cinsel aktiviteden uzak durulmalıdır
6) Sık cinsel aktivite muhtemel ise önlem amaçlı antiviral tedavi başlanması bulaşma ihtimalini azaltır
7) Hastaların mevcut ve gelecekteki cinsel partneri bilgilendirilmelidir.