Üroloji Profesörü: Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu

Submitted by bahadır on Thu, 01/20/2022 - 12:03
Kadın Cinsel Fonksiyon Bozukluğu

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu; biyolojik, psikolojik ve sosyal ilişkilerinin etkilendiği, birden fazla sebebi ve boyutu olan bir problemdir. Kadının cinsel aktivite döngüsündeki fizyolojik süreçlerden bir veya birkaçının bozulması olarak tanımlanabilir. Bu nedenle kadın cinsel fonksiyon bozukluğunun anlaşılabilmesi için öncelikle kadında cinsel aktivitenin nasıl gerçekleştiğinin bilinmesi gerekir.

Kadın cinsel aktivitesi; fiziksel ve psikolojik uyarılma sonucu beyindeki bazı merkezlerin harekete geçmesi ile cinsel organlara beyinden gelen emirler sonrasında ortaya çıkan cinsel tepkilerden oluşur.

Kadında cinsel aktivite dört aşamada gerçekleşir;

  • Libido (cinsel istek) Fazı
  • Cinsel uyarılma Fazı
  • Orgazm Fazı
  • Rezolüsyon (gevşeme) Fazı
  • Libido (cinsel istek) fazı; karşı cinse psikolojik ilgi ve cinsel isteğin oluştuğu aşamadır. Bu aşama birkaç dakikadan birkaç saate kadar sürebilir.
  • Cinsel uyarılma fazı; kadınların psikolojik veya fiziksel temasla veya her ikisiyle birlikte uyarılmasıyla ortaya çıkan aşamadır. Uyarılma fazında vajina ve diğer cinsel organlarda kan dolaşımı artar. Vajina ıslanır, klitoris (bızır) erkeklerdeki penis gibi sertleşir. Memeler genişler ve meme ucu sertleşir. Nabız (kalp hızı) ve tansiyon (kan basıncı) artar, solunum hızlanır. Damarların genişlemesine bağlı olarak yanak, boyun, göğüs ve karın üst bölgesinde kızarıklıklar oluşur.
  • Orgazm fazı; cinsel heyecanın en üst düzeyde olduğu aşamadır. Kas ve sinirlerde oluşan ani gerilim boşalır ve tüm vücudu saran bir dizi kasılma nöbeti oluşur. Cinsel bölgedeki kasların yanı sıra sırt, yüz, boyun ve bel kaslarını içine alan bu ritmik kasılmaların sayısı 5-12 arasında değişir. Ortalama orgazm süresi 19 saniyedir. Solunum sayısı, nabız ve tansiyonun en yüksek olduğu aşamadır. Yeterli ve sürekli cinsel uyarının sağlanması halinde kadınlar erkeklerden farklı olarak üst üste defalarca orgazm olabilirler, bununla birlikte her cinsel ilişki de orgazmla sonuçlanmayabilir.
  • Rezolüsyon (gevşeme) fazı; kadın cinsel aktivite döngüsünün son aşamasıdır. Yoğun bir terlemenin ardından cinsel organlara dolan kan hızla boşalır, salgılar azalır, klitoris normal haline döner, meme başları yumuşar, memeler küçülür, vücuttaki kızarıklıklar geçer, tansiyon ve nabız normalleşir, solunum sayısı azalır ve vücut cinsel aktiviteden önceki haline döner. Gevşeme ve rahatlama nedeniyle mutluluk hissi oluşur.

Kadın cinsel fonksiyon bozuklukları genel olarak kadın cinsel aktivitesinin son altı ay içerisinde hangi aşamalarında sorun yaşandığına göre sınıflandırılmaktadır;

  • Cinsel istek ve uyarılma bozuklukları
    • Subjektif uyarılma bozuklukları
    • Genital uyarılma bozuklukları
    • Kombine uyarılma bozuklukları
  • Orgazm bozuklukları
  • Cinsel ağrı ve cinsel birleşme bozuklukları
    • Disparoni (ağrılı cinsel ilişki)
    • Vajinismus
    • Cinsel ilişkiden bağımsız genital ağrı bozuklukları
  • Diğer cinsel fonksiyon bozuklukları
    • Madde ve ilaç kullanımına bağlı cinsel fonksiyon bozuklukları
    • Diğer tanımlanmış cinsel fonksiyon bozuklukları ve tanımlanmamış cinsel fonksiyon bozuklukları
  • Cinsel istek ve uyarılma bozuklukları: Cinsel istek bozuklukları cinsel isteğin azlığı veya yokluğu hatta cinsellikten tiksinme şeklinde olabilir. Organik ve psikolojik nedenlerle görülebilir. Kadın cinsel isteksizliği hayatı boyunca veya sonradan ortaya çıkmış olabilir. Bu problemi yaşayan kadınlar nadiren orgazm olurlar. Cinsel isteksizliğin nedenleri arasında; cinsel organlara veya hormonal dengeye ait bozukluklar, bazı ilaçlar, olumsuz cinsel deneyimler, kendine güvensizlik, partnerle cinsellik dışında olumlu paylaşım yaşayamama yoğun stres ve depresyon sayılabilir. Cinsel uyarılma bozuklukları; kadınlarda ön sevişme ve cinsel ilişki boyunca zevk almaya yetecek kadar duygusal veya genital uyarı oluşmaması ile ortaya çıkmaktadır. Uyarılamama nedeniyle gerekli biyolojik dengeler sağlanamaz ve klitoris sertleşmesi, vajina ıslaklığı, cinsel haz ve orgazm zorlaşır. Kadınlar bu şekilde de ilişkiye girebilir, fakat vajinal ıslaklık yeterli olmadığı için tahriş sonucu ağrı ve yanma meydana gelebilir. Cinsel uyarılma bozukluklarının nedenleri arasında; sistemik hastalıklar (diabet), hormonal problemler, menopoz, ilaç kullanımı, cerrahi girişimler sonucu ortaya çıkabilen sinir zedelenmeleri ve partnere ya da sekse karşı isteksizlik sayılabilir.
  • Orgazm bozuklukları; orgazma zor ulaşma, nadiren veya hiç orgazm olamama şeklinde görülebilir. Orgazma ulaşılmada yeterli uyarılma ve ön sevişine ile cinsel aktivitenin süresi önem taşır. Kimi zaman kadında organik veya psikolojik bir sorun olmadığı halde partnerin erken boşalma gibi cinsel sorunları nedeniyle de ilişki orgazmla sonuçlanmayabilir. Orgazm bozukluklarının; başta vajinismus olmak üzere çeşitli tıbbi ve psikolojik nedenleri vardır.
  • Cinsel ağrı ve cinsel birleşme bozuklukları; kadınlarda sıklıkla disparoni ve vajinismus olarak sınıflandırılmaktadır.
    • Disparoni cinsel ilişki sırasında ağrı duyulması anlamına gelir. En sık karşılaşılan cinsel fonksiyon bozukluklarından biridir ve kadınların üçte ikisi hayatlarının bir döneminde disparoni şikayetini yaşamaktadır. Disparoni şikayeti ile başvuran kadınların %40’ında genital organlara ait tıbbi bir problem saptanmaktadır. İlişki sırasında partneriyle olan uyumsuzluk da ağrı bozukluğuna neden olabilmektedir.
    • Vajinismus, tüm kadınların yaklaşık %1’inde görülen, vajinanın dış kısmının cinsel ilişki sırasında istemsiz olarak kasılmasıyla penisin girişine engel olduğu durumdur. Büyük çoğunluğunda cinsel istek ve uyarılma normaldir. Travma, tecavüz ve geçirilen cerrahi girişimler sonucu, kızlık zarı kalıntıları, doğum sırasında açılan ve dikiş atılan bölgede oluşan dokular, cinsel organlara ve cinsel salgı bezlerine ait iltihaplı hastalıklar ve menopozdaki vajinal değişiklikler nedeniyle oluşabilir. Psikolojik nedenlerle veya yetiştirilme koşullarına bağlı olarak da karşımıza çıkmaktadır.
    • Cinsel ilişkiden bağımsız cinsel ağrı bozuklukları; Israrcı ve tekrarlayan tipte, cinsel birleşmeden bağımsız olarak ortaya çıkmaktadır. Genel olarak vulvada (dış genital bölge) farklı lokalizasyonlarda görülebilmekte, vulva ağrısı ve vulvodini olarak iki grupta sınıflandırılmaktadır. Vulva ağrısı belli bir etkene (enfeksiyon, travma, kanser, nörolojik hastalıklar) bağlı oluşan ağrı olarak tanımlanmaktadır. Vulvodini ise en az üç aydan beri süren ve nedeni bilinmeyen ancak bazı potansiyel faktörlerle (sık mantar enfeksiyonu, allerji, pelvis taban kaslarında spazm, hormonal dengesizlik, doğum kontrol hapları, psiklojik) ilişkilendirilen ağrı olarak tanımlanmaktadır.

Cinsel fonksiyon bozuklukları konusundaki çalışmalar, geçmişte ağırlıklı olarak erkekler hakkında yapılmıştır. Fakat son yıllarda kadının cinsel aktivitedeki rolü cinsel aktivite sırasında kadınlarda meydana gelen fizyolojik değişiklikler ve işlev bozuklukları konusunda yoğun olarak araştırmalar başlamıştır.

Geniş gruplarla yapılan çalışmalarda, kadınların yoğun bir şekilde cinsel işlev bozukluğu yaşadıkları saptanmıştır. Örneğin; Amerika’da cinsel işlev bozukluğu erkeklerde %31 iken kadınlarda %43 oranında bulunmuştur Bu %43′lük oranın yaklaşık 40 milyon kadını kapsadığı ve bu grubun %10′dan az bir kısmının tedavi için başvurduğu belirlenmiştir.

Türkiye’de henüz bu boyutta bir çalışma yapılmamış olmakla birlikte, 38-67 yaş grubundakikadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu oranı %69 olarak belirlenmiş ve nüfus projeksiyonu yapıldığında yaklaşık dokuz milyon kadını kapsadığı tahmin edilmiştir. Diyabetik hastalarda yapılan bir çalışmada %77 oranında cinsel istek bozukluğu, %49 oranında orgazm bozukluğu olduğu görülmüştür.

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu çeşitli organik ve psikolojik nedenlere bağlı olarak cinsel aktivite döngüsünün bir veya birden fazla aşamasını etkileyecek şeklide ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenlerin sınıflandırılması tedavi yaklaşımı ve hasta beklentilerinin yönetilmesinde oldukça önemlidir. Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu nedenleri genel olarak şu şekildedir;

  • Jinekolojik hastalıklar
    • Vajinismus
    • Klitoral yapışıklıklar
    • Bartholin bezi kistleri
    • Enfeksiyon
    • Dermatitler
    • Epizyotomi skarları
    • Uterus prolapsusu (rahim sarkması)
    • Sistosel / rektosel (İdrar torbası / anüs sarkması)
    • Endometriozis
    • Pelvik inflamatuar hastalık
    • Geçirilmiş genital cerrahiler
  • Endokrin (hormonal) sistem hastalıkları
    • Diabet
    • Menopoz
    • Tiroid hastalıkları
    • Böbrek üstü bezi hastalıkları
    • Prolaktinoma
  • Kardiovasküler sistem (kalp ve dolaşım sistemi) hastalıkları
    • Hipertansiyon
    • Ateroskleroz(damar sertliği)
    • Koroner arter hastalığı
    • Geçirilmiş kalp krizi
    • Damar hastalıkları
  • Gastrointestinal (sindirim sistemi) sistem hastalıkları
    • Barsak kanserleri
    • Barsak enfeksiyonları
    • Barsak ameliyatları
  • Nörolojik (sinir sistemi) sistem hastalıkları
    • İnme (felç)
    • Multipl skleroz (MS)
    • Parkinson veya Alzheimer hastalığı
    • Nöropatik (sinirleri tutan ) hastalıklar
    • Sinir zedelenmesine yol açan cerrahiler
  • Ramotalojik hastalıklar
    • Fibromiyalji
    • Artritler
    • Otoimmun (bağışıklık sistemi) hastalıklar
  • Psikolojik hastalıklar
    • Depresyon
    • Anksiyete bozuklukları
    • Stres bozuklukları
  • İlaçlar (kalp, tansiyon, depresyon, kanser, hormon bozuklukları ve mide şikayetlerinde kullanılan bazı ilaçlar)

Cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayan kadınlarda en sık görülen şikayetler şunlardır;

  • Cinsel isteğin ve sekse duyulan ilginin çok az olması ya da hiç olmaması
  • Cinsel aktivite sırasında uyarılmanın gerçekleşmemesi
  • Cinsel aktivite sırasında vajina içerisindeki kayganlığın çok az olması ya da hiç olmaması
  • Cinsel organlarda hissizlik
  • Zor veya hiç orgazm olamama
  • Cinsel aktivite sırasında ağrı ve rahatsızlık olması
  • Cinsel aktivite sonrasında ağrı ve rahatsızlık olması
  • Cinsel aktivite sıklığının azalması ya da yokluğu
  • Partnerin cinsel ilişkiyi başlatma girişimlerine tepkinin azalması ya da yokluğu

Cinsel fonksiyon bozukluğu, tıbbi, psikososyal ve cinsel özgeçmişin sorgulanmasından sonra yapılan tam fizik muayene ve testlerle teşhis edilebilir. Bu yüzden, bu alanda uzmanlaşmış sağlık ekibine başvurarak problemi anlatmak ve tedavi arayışına girmek en doğrusudur. Teşhis ve tedaviyi etkilememek için sorun açıkça anlatılmalı ve hiçbir bilgi saklanmamalıdır. Hastadan edinilen bilgiler ve fizik muayene ile çoğunlukla teşhis konabilse de, bazı testler yapılması gerekebilir. Bu nedenle fizik muayene ve psikososyal değerlendirme yapıldıktan sonra, uluslararası cinsel fonksiyon sorgulama formları hem teşhiste hem de tedavi yanıtını değerlendirmede kullanılabilmektedir. Ayrıca fizik muayene sonrası bazı gereken durumlarda;

  • Sistemik hastalıkların varlığının tespiti için açlık kan şekeri, tiroid hormonları, prolaktin, testosteron, östrojen gibi hormonlar değerlendirilebilir
  • Doppler ultrasonografi ile cinsel organlardaki damarsal nedenlere bağlı bozukluk tanısı konulabilir.
  • Bioteziometri; ile klitoris gibi cinsel noktalara ve cinsel bölge dışındaki bazı noktalara uyarı verilerek duyusal tepkiler ölçülüp sinirsel uyarı düzeyi değerlendirilebilir.
  • pH metre yardımı ile vajinal pH ölçümü yapılarak vajinal sıvı asiditesi değerlendirilebilir
  • Vajinal kompliyans ölçümü ile vajina hacmi ve vajina duvar direnci arasındaki ilişki değerlendirilebilir

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu tedavisinde üroloji uzmanı, endokrinoloji uzmanı, kadın doğum uzmanı ve psikiyatri uzmanının dahil olduğu multidsipliner yaklaşım gerekebilmektedir. Cinsel fonksiyon bozukluğunun tedavi seçenekleri arasında genel olarak; bazı ilaçlar, vakum cihazları, sinirsel uyarı yöntemleri, psikoterapi ve bu seçeneklerin kombinasyonu bulunmaktadır.

  • İlaç tedavileri: Özellikle menopoza girmiş kadınlarda genellikle eksilen hormonların yerine konulması amacıyla uygulanan ilaç tedavilerini içermektedir;
    • Östrojen
    • Testosteron
    • Tibolon
    • Prostaglandin E1
    • Alprostadil
    • Fentolamin
    • Apomorfin
    • Fosfodiesteraz 5 inhibitörleri
  • Klitoral vakum cihazları: Cinsel organlardaki kan dolaşımının yetersizliğine bağlı cinsel işlev bozukluğunu tedavi etmek amacıyla tasarlanan klitoral vakum cihazı klitoristeki kan dolaşımını ve düz kas oranını arttırmada yarar sağlar. Vücuda girmeden klitoriste yumuşak bir vakum etkisi oluşturur ve duyarlılığı, vajinal ıslaklığı, orgazmı kalitesini arttırır. Cihaz kullanım sırasında klitorisin üzerine yerleştirilen huni şeklinde tek kullanımlık küçük yumuşak bir plastik vakum başlığı ve vakum mekanizmasını çalıştıran düzeneğe enerji sağlayan bir çift pilden oluşur. Çalıştırıldığında vakum pompası kanı klitoris içine çeker ve burada kan dolaşımını arttırarak cinsel uyarılmaya yardımcı olur. Cinsel fonksiyon bozukluğu olan kadınlarda cihazın kullanımı sonrasında seksüel duyarlılıkta %100′e doyumda %80′e ve vajinal ıslaklıkta %73′e varan artış bildirilmiştir.
  • Transkutanöz sinir uyarımı (TENS): Uyarılma ve orgazm sorunu olan kadınlarda kullanılmaktadır. İki adet elektrodu olan ve pille çalışan taşınabilir bir alettir. Ayak bileğinin iç kısmına 15cm aralıklarla yapıştırılan elektrodlarla doktor tarafından belirlenen frekans ve şiddetlerde her gün bir saat sinir uyarımı gerçekleştirilir. Genital organlara giden sinirleri dolaylı yoldan uyararak ve omurilikteki genital organlara giden sinirlerin refleks mekanizmalarını düzenleyerek etkisini göstermektedir. Bu sayede uyarılmada, ıslanmada ve orgazm şiddetinde artış olur. Bugüne kadar TENS’in herhangi bir yan etkisi saptanmamıştır.
  • Kas egzersizleri: Vajinismus gibi cinsel ağrı ve cinsel birleşme bozuklukları yaşayan kadınların genital yapıları ile ilgili temel bilgileri edinmesi ve birleşme öncesi gevşemesi için kas egzersizleri (Kegel egzersizleri) öğretilir. Dört ile altı hafta boyunca günde beş ile altı kez arasında uygulaması önerilir.
  • Psikoterapi: Cinsel işlev bozukluğu yaşayan hastalarda ve yanı sıra partnerlerinde çeşitli psikososyal sorunlar da görülebilir. Bu psikososyal sorunlar cinsel işlev bozukluğunda kimi zaman sebep, kimi zaman da sonuç olarak karşımıza çıkar. Cinsel yaşamdaki aksaklıklar çiftler arasında sürtüşmelere ve ilişkilerin bozulmasına yol açabilir. Cinsel işlev bozukluğuyla başvuran çiftlerde psikolojik ve sosyal sorgulama sonucunda psikoterapi ve cinsel terapi uygulanması gerekebilir. Psikolojik danışma ve terapi desteği, problemin tanımlanması ve çözümünde yardımcı olmasının yanı sıra hastaya ve partnere sorunla baş edebilmede katkı sağlanması açısından çok önemlidir.